Bir sözlüğün sırtı gibi kırılmak istiyorum. Tüm kelimeleriyle ortadan ayrılmayı bekliyorum. Ve daha sonra
sayfalara...
Tercihen 15 parça..
Kin Nefret Kin
Neden uzak duruyorsun? uyan. İçine sönük tüm yalnızlığınla boğuşuyorsun. Sözler yetmiyor, yetmiyor. Hep aynı şeyleri anlatıyoruz. Konuştukça yutulmak isteniyor. Kendi içinde kayboluyorlar ve ben daha fazlasını açıklayamıyorum. Neden bir kapı uzağımdasın? Sadece tek bir cümle. Tüm ihtiyacım bir söz ve saygı görmekken kapıları kapatmanın anlamı nedir? Tek hatırladığım geldiğinde açtığım paslanmış kapı, tencerede yapışmış unlar ve parlayan bir kaç bilezik, ben ise taburenin üstünde oturup izlerim. Mavi gözlerine çekmediğimden o parlaklığı belki fark edemedin. Başım gözüm üstüne. Bir parça ekmeğin hatırını 17 senedir taşırım. Başım gözüm üstüne. Saygıda kusur etmedim.
Uyuyor musun? Perdeleri kapat ve üstüne ört. Üstüne sinmiş sigara kokusundan uyuyakalırsın. Arkada yaşayan bir avuç insan. Ve kim ki onlar? Nasıl hitap edersin? Yoksa çekip gidecek misin? Sırf konuşamadığın için, tüm sözleri yuttuğun için ve beni bu 2 metre odaya hapsettiğin için. En azından güneş görüyorsun biliyor musun? Odamın penceresi ruhun kadar karanlık, ocağın altını yakınca daha da aydınlık olacaktır. O kadar da zor değil yakıp gitmek. Neden kaybolmuyorsun git ve rahat bırak beni… Yokluğunu çekmek istemiyorum. Şimdiye kadar düşünmemişken ruhuma oturuyorsun. Artık sağ tarafım ağır basıyor. Aslında kambur durduğumdan değil, gerçekten günahkar hissediyorum ki beni ben gibi yapan sen olmadın. Tavanı basık evde kafamı daha da dibe bastırdın ki halıyı tüm detaylarıyla izleyebildim. Merak etme senin gibi kör değilim. Her yeri ezbere biliyorum. Tüm odayı. Tüm eşyaların yerini. Tozuna varana kadar. En ufak hata payı bırakmadım. Uyanmanı beklemeden her şeyini alıp gittim ve seni arkamda bıraktım. Tüm gözyaşlarım ve beklentilerimle. Harcadığın tüm paralar zıkkım olmadı ama gözyaşlarımı içerken ürperdim. Senden hayır gelmedi. Bir avuç el yalan da söylemedi. Sadece kendine zarar oldu. Sadece yokluğunu yalnızken hissederim. Sen ise ömrün boyunca taşıyacaksın. Söyle şimdi hangi evlerde tüttürüyorsun? Diyalog uzarsa bir arayıp soranım olmadı, bıraktı gitti, dersin. Üstüne bir de sırtlarını sıvazlar avuçlarına para sıkıştırırsın. Ne hale geldi tüm oda? Tozların ve nefretin içinde boğuşuyor musun? Bir daha söylesene onlara sofrayı kaç kere dağıttın? Üstten baktın ve kendinin sarrafı olamadın ve biraz daha eğik durmaya devam edersem düşeceğim. Tüm cam ve yemek parçaları içine. Dizlerimde de halının izi kalacaktır. Düşmemek için seni kendi külahımdan attım. Artık balkonu izler her bayram kapını çalar beklersin.
Kapı pastan söküldü ve kendini perdelerle boğdun. Sakladığın paralar hala sehpanın altında, üstünde sigara paketleri, dükkan anahtarları, yırtılmış telefon defteri. Tabi yırtmayacaktın da ne yapacaktın, arayacak yüzün mü kaldı? Bir telefon kadar uzağında olmaktan nefret duyacağım.