Bir sözlüğün sırtı gibi kırılmak istiyorum. Tüm kelimeleriyle ortadan ayrılmayı bekliyorum. Ve daha sonra
sayfalara...
Tercihen 15 parça..
Parla
Zihnim yanıyor, kül kül parçalanıyordu. Zamanla kafamdan buharlar tütecek diye tedirgin olmaya başladım. Belki gözlerimi kapasam ve görmezden gelsem geçerdi. Ve uzanırken kıvrıldım, bir kirpi kadar dikenli ve korkak anne rahmine sığacak kadar sıkı bir şekilde. Bacaklarıma sarıldım. Birden bir ışık belirdi, bir fikir. Belki zihnim yandığı içindir belki deliliğim tuttuğu için. Tabiki! beni götürecekler bu cehennemden uzaklaştıracaklar onlardı. İki uzun et ve kemik parçası. Zihnimden uzaklaşamazken beni yönlendirecek iki bacak.. Kirpi dikenlerinden korkmadıkça ne kadar uzak olsa bile her şeyden herkesten ve kendimden uzağa koşuşturmamı sağlayacaklardı. Ama uzağa gitme düşüncesiyle dikenler daha da sivrildi. Gitgide korkuya bulandı, bataklığa çekildi. Yatağın rahatlığına mı kandım yoksa yeniden mi doğuyordum anlayamadım. Aşağı çekiliyordum. Zihin uzağı kabullenemedi. Ve kendini bulunduğu yere montelemek istedi. Belki de bu yüzden her defasında külleri koşarken savurduğum yerden değil, uyandığımda saçlarımdan topluyorum.
Ve günaydın sırtımdaki dikenler. Dikenlerin sadece camdan esen cereyanın olması pek bir ironik. Bacaklarıma uzanan saçlar, ve korku dolu gözler. Kirpi kirpiliğinden vazgeçmiyor. Hey, ne dersin? Camdan aşağı bakmanın vakti gelmedi mi? Ya da kafanı taze bir ruha yaslayıp tamamen teslim olmak mı istersin? İki türlü de ilk yapman gereken bacaklarını bırakıp kalkmak olur. Kimse kalman için yalvarmıyor. Kalkmanın lüzumu olmasa taze ruhun solacak pütür pütür olacak. Senden de pürüzlü, olması gerekenden daha yavan. İstediğin bu. Çünkü hiç bir zaman bu uzun saçların parlamasını hak etmedin. Camın berraklığı pencereden aşağı. Acının yüzüme vuruşu. Işık ve kör oluş. Işığın vurduğu güzel saçlar, siz de konuşun yaralarıma batın ve konuşun! siz de benim bir parçamsınız hadi! Uzanın ve beni ayağa kaldırın, hiç durmamışım gibi. Koşmayı yeni öğrenen bir bebeğin ilk adımları gibi. Yoruldum sadece kurtarın hadi beni. bir işe yarayın bensiz olmayı öğrenin ve gidelim. Yeşil beton tünelin* içinde uzanmak için güneş batana kadar vaktin var. Kendine gel. Kendine gel. Sakin ol derin nefes al. Taze ruhla buluş, ona sarıl. O kadar içten sarıl ki ıssırıp izini bırak. Ve dikenlerin batsın. Dikenlerin battığında mecbur ayağa kalkacaksın. Çok geç olmadan kendine gel.
İyi olacaksın kimse inanmıyor evet. Sadece daha hızlı daha hızlı daha hızlı kalk. İlk başta güneş küsecek ve daha sonra ay görecek. Taze ruhun parladığını. Değil mi? Hayal kırıklığına uğrayamam. Kendim tarafından.